Pages

Blogger tarafından desteklenmektedir.

24 Haziran 2014 Salı

Yeryüzü Aniden Yaratılışın Delillerini Verir

“O, sizi yeryüzünde yaratıp-türetendir ve hepiniz yalnızca O’na toplanacaksınız.”
(Müminun Suresi, 79)
Darwinistlerin şu gerçeği önemle düşünmeleri gerekmektedir. Eğer yeryüzünde evrim gerçekten yaşanmış olsa, bunu reddetmenin hiçbir mantığı olmazdı. Eğer böyle bir şey olmuş olsaydı, bu, Allah'ın canlıları evrimle yaratmış olduğu anlamına gelirdi ve Yaratılış Gerçeğini savunan tüm eserlerde de bunun savunuculuğu yapılırdı. Bunun yanı sıra, Yüce Allah eğer canlıların yaratılışına evrimi sebep kılmış olsaydı, kuşkusuz ki bunun yeryüzünde sayısız delili olurdu. Örneğin Allah tek bir spermi insanın yaratılışına sebep kılmakta, bir hücreyi 2'ye, 4'e, 8'e bölünecek ve bir insan bedenini oluşturacak şekilde yaratmaktadır. İnsan bedeninin gelişiminde böyle açık ve anlaşılır bir yapılanma vardır. Eğer Allah dilese, canlıların gelişiminde de böyle bir sistem yaratabilir ve bunun delilleri de, tıpkı anne karnındaki bebeğin gelişimindeki gibi son derece açık olurdu. Allah bir bebeğin gelişimini 9 ay içinde tamamlanacak şekilde yaratmıştır. Eğer Allah dileseydi bu durum, tüm canlı organizmaların gelişimi için de söz konusu olur, canlılar da, örneğin 900 milyon yıl içinde gelişimlerini tamamlayacak şekilde yaratılmış olurlardı. Eğer bunun delilleri yeryüzünde olsaydı, kuşkusuz tüm Yaratılış Gerçeği savunucuları bu gerçeğin takipçisi olur, bunun kanıtlarını sunar ve Allah'ın canlıları evrim ile yarattığı düşüncesiyle hareket ederlerdi.
Ama böyle bir şey söz konusu değildir. Şu anda evrim teorisi sıfır delile dayanmaktadır ve zorlama iddialarla bile ayakta duramayacak durumdadır. Canlıların evrimi konusu ile ilgili söylenen her şey, ortaya atılan her iddia, yalnızca büyük bir yalanın parçasıdır.

Darwinistlerin Çırpınışları, Yaratılış Gerçeğine Hizmettir

Darwinistler, Yaratılış Gerçeğinin sayısız örneğinin açıkça sergilenmesinin ve milyonlarca yaşayan fosilin ortaya çıkmasının anlamını fark etmişlerdir. Evrim teorisinin bir yalan olduğunu ve bunun insanlar tarafından açıkça anlaşıldığını hayret ve şaşkınlıkla anlamışlardır. Yaklaşık 150 yıldır aldatılmış olmanın şokunu yaşamışlar ve ümitsizce, çaresizce bir çırpınış içine girmişlerdir. Yıllar boyunca düşünmedikleri, üzerinde düşünmek istemedikleri gerçeklerle ister istemez karşılaşmışlar, tüm bu bilimsel deliller üzerinde artık düşünmek zorunda kalmışlardır.
Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, üzerinden geçerler de, ona sırtlarını dönüp giderler.
(Yusuf Suresi, 105)
Bunun sonucunda, 1980'li yıllarda son derece kendilerinden eminken, düşünmeden yaşamanın, insanları sahte ve çürük temellerle aldatmış olmanın rahatlığı içindeyken, şimdi artık son derece güçsüz duruma düşmüşlerdir. Bilim yerine çürük deliller sunma yöntemleri, artık geçersizdir. Bu yöntemler, günümüzde artık Yaratılış Gerçeğinin daha fazla ortaya çıkmasına, daha iyi anlaşılmasına vesile olmakta, bilime ve Yaratılış Gerçeğine hizmet etmektedir. Çünkü artık, Yaratılış Gerçeğini kanıtlayan bilime karşı sunulan tek şey çocuksu masallar, çürük iddialar ve mantıksız ve sahte delillendirmelerdir.
Aslında Darwinistlerin bu durumdan kaçışları yoktur. Darwinistler sessiz kalsalar da, yaygaralar koparsalar da sonuç değişmeyecek, evrim teorisinin oluşturduğu fitne ortamı -Allah'ın izniyle- inananların vesilesiyle yok edilecektir.
Darwinizm artık tükenmiştir. Darwinistler ve materyalistler, artık  küçük düşmüşlerdir. Dolayısıyla bu anlamsız gurur ve inattan vazgeçmeli, 150 yıllık bu büyünün etkisinden kurtulmalıdırlar. Çünkü yeryüzünde hakim olan tek gerçek vardır: Canlı ve cansız her şeyi Yüce Allah yaratmıştır.

Evrimin  Savunulması

Darwinistlerin insanları aldatma yöntemlerinin en ünlüsü ve belki de en büyük yanılgılarından biri, çoğunluk oldukları iddiasıyla yola çıkmalarıdır. Darwinistler, bilim adamlarının ve toplumların büyük çoğunluğunun evrime inandığını savunarak bu teorinin geçerli olduğu telkinini vermeye çalışırlar. Türkiye'deki evrimci bilim adamlarından Boğaziçi Üniversitesi felsefe profesörü Arda Denkel, "Evrimi bu kadar insan kabul ediyor, dolayısıyla teori elbette doğrudur" diye yapılan telkinin asılsızlığını ve mantıksızlığını şu şekilde açıklamıştır:
Evrim kuramını, çok sayıdaki saygın kişinin, kuruluşun evrimciliği benimsemiş olması mı kanıtlayacak? Yoksa mahkeme kararlarıyla mı doğru kılınacak bu kuram?... "Ülkemizde de Evrim Kuramı, bütün önde gelen bilim insanları, TUBA ve TUBİTAK başkanları, rektörler ve dekanlar tarafından desteklenmektedir." Böylesine saygın kişiliklerin desteği tabii ki çok iyidir. Ancak doğruluğu sağlayan şey, saygın ve yetki sahibi kişilerce doğru bulunmak mıdır acaba? Bir tarihsel olguyu anımsatmak isterim. Galileo Galilei, döneminin bütün saygın kişilerine, hukukçularına ve özellikle de bilim adamlarına karşı tek başına karşı çıkıp doğru olanı söylüyor ve savunmuyor muydu? Engizisyon mahkemelerinin öbür eylemleri de, ortaya buna benzer görünümler koymamış mıydı? Toplumda saygın ve vasat olan çevreleri arkasına almak, ne doğruluk yaratan, ne de bilimsellikle doğrudan ilgili olan bir şeydir.73
Darwinizm'in bir zamanlar bir çoğunluk tarafından kabul edilmiş ve savunulmuş olması, insanların kendilerine anlatılanlar üzerinde fazla düşünmemelerinden, evrimin yüzeysel açıklamalarını yargılamadan kabul etmelerinden ve "evrimci olmayan bilimsel değildir" telkini ve tehdidinin insanlar üzerinde oluşturduğu çekinme hissinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla evrime kalabalık bir kadronun inanıyor olmasının veya inanıyor görünmesinin sebebi, teorinin bilimsel doğruluğu değildir. Evrim teorisi, bilimsel anlamda geçersizliği anlaşılmış olunmasına rağmen savunulmaktadır ve bunun sebebi yalnızca ideolojiktir.
Göklerin ve yerin mülkü O'nundur.
(Sonunda bütün) işler Allah'a döndürülür.
(Hadid Suresi, 5)
Kaldı ki, bugün evrim teorisi, "tüm bilim dünyası tarafından kabul edilen bir teori" değildir. Evrimi savunanlar, bilim dünyasının geneli değil, yalnızca bazı önyargılı bilim adamlarıdır. Bilime objektif bir bakış açısıyla yaklaşan insanlar, özellikle son 20-30 senedir evrim teorisini reddeden sayısız bilim adamının görüşlerini de göz önünde bulundurmak zorundadırlar. Bugün, bilimsel araştırmaların ve gelişmelerin sonuçlarını değerlendirip evrimin bilimsel çöküşünü gören ve Yaratılış Gerçeğini açıkça kabul eden pek çok bilim adamı ve profesör vardır.
Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, çoğunluğa uymak her zaman doğru olana uymak anlamına gelmemektedir. Tarih boyunca insanların büyük bir kısmı, tıpkı evrimciler gibi "çoğunluk" hatasına düşmüşlerdir. Bazı insanlar,      Allah'ın üstün yaratışını inkar etmek için çoğunluğu temsil ettikleri iddiasıyla ortaya çıkmışlardır. İnsanların çoğunluğunun Allah inancını kabul etmediğini iddia ederek, kendilerini ve savundukları ideolojiyi haklı göstermeye çalışmışlardır. Allah, bu tür insanlara karşı iman eden kullarını Kuran'da uyarmakta ve çoğunluğa uymanın insanları zarara sürükleyeceğini belirtmektedir:
Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminle yalan söylerler.' (En'am Suresi, 116)