Pages

Blogger tarafından desteklenmektedir.

24 Haziran 2014 Salı

Allah İnancını Kabul Etmekte Zorlanmaları

Evrendeki hassas dengelerin ve canlılardaki kompleks yapıların tesadüfen meydana gelmiş olmasının imkansızlığını gören bir insan, aynı zamanda tüm bunların üstün bir Aklın, yani Allah'ın eseri olduğunu da anlayabilir. Ama insanların bazıları, cahilce düşünceler, yanlış kanaatler ve sapkın mantık örgüleri nedeniyle Allah inancını kabul etmekte zorlanırlar. Bu durumun en önemli sebeplerinden biri, kendilerini adeta üstün bir varlık olarak görmeleri ve kendilerinden üstün bir Yaratıcı'ya inanıp ona ibadet etmekte tereddüt etmeleridir. (Allah'ı tenzih ederiz.)
Bu tereddütlerinin temelinde, ahiretin ve hesap gününün varlığını düşünmekten korkmak, bu gerçeğin insana yüklediği sorumluluklardan kendince kaçmaya çalışmak vardır. Her şeyin hakimi ve üstün güç sahibi olan Yüce Allah'a inanmak ve O'nun Yüce varlığını kabul etmek, ahiretin varlığını da kabul etmeyi ve beraberinde de Allah'a ibadet etmeyi gerekli kılar. Bu gerçeğe inanan bir insan, dünyada tüm yaptıklarından sorumlu olduğunu bilecek ve buna göre yaşayacaktır. Nefsinin bencil taleplerinden sakınacak, iradesini kullanacak, her koşulda vicdanlı ve güzel ahlaklı olmaya gayret edecektir. Bir insanı hem manen hem de madden zenginleştiren ve güzelleştiren, kalitesini ve asaletini artıran bu durum, bazı insanlar için zor görünmektedir. Oysa asıl zor olan, yaratılışına aykırı olarak, vicdanını göz ardı etmek, sürekli vicdanına baskı uygulayarak yaşamaktır. Günümüzde birçok insanın yaşadığı acı ve sıkıntıların kaynağı, vicdanlarını köreltip sürekli nefislerine uymaları ve nefsin telkinlerinin neden olduğu zorluklardır.
Darwinistler ise, bir yandan kendileri Allah'a iman etmekten kaçınmakta, bir yandan da bazı insanların sahip olduğu bu yanlış psikolojiyi amaçları doğrultusunda kullanmaktadırlar. Kendi nefislerini haksız yere yücelterek kendilerince sahte bir üstünlük kazanmakta, gücün, kudretin ve izzetin asıl sahibi olan Allah'a inanmayı, O'na ibadet etmeyi reddetmektedirler. Büyük bir cehaletle kendilerini ilahlaştırdıklarından (Allah'ı tenzih ederiz) ve her olayı kendi kontrollerinde zannettiklerinden, kadere tabi oldukları gerçeğini bir türlü kavrayamaz, bu gerçeği mümkün olduğunca düşünmek  istemezler. Her şeyin başıboş geliştiğini iddia ederek, kendilerinin de sözde başıboş bir ortamda kontrolsüz yaşadıklarını kabul etmek isterler. Ahiret gerçeğini göz ardı ettiklerinden, sonsuz zannettikleri, daha doğrusu öyle olmasını istedikleri dünyada, sonsuza kadar var olacaklarını ya da öldüklerinde tamamen yok olacaklarını düşünürler. Böylece ölümü ve ölümden sonra karşılaşacakları hesap gününü hiç düşünmediklerinde, bu gerçekle karşılaşmayacaklarını sanırlar. Küçük bir çocuğun mantık örgüsünü andıran bu yaklaşımın, kendilerini yaşamları boyunca rahat ettireceğine inanırlar.
Canlılığın ve yaşamın kör tesadüflerin eseri olduğu iddiasındaki evrim teorisi ise, bu zihniyetteki insanlar için önemli bir dayanak noktası oluşturmaktadır. Kendilerince canlılığın kökenine Yaratılış dışında bir açıklama getirdiklerini zannederler ve bu zanna büyük bir güçle bağlanırlar. Öyle ki bir müddet sonra, bu yalana kendileri de inanır, tüm saçmalıklarını gördükleri halde evrimi savunmaya devam ederler. Çünkü evrimi kaybetmeleri demek, tüm yaşamlarını üzerine inşa ettikleri felsefelerini, hayat görüşlerini kaybetmeleri demektir. Darwinizm'in geçersizliğini kabul etmeleri demek, evrenin meydana gelişinin ve canlıların oluşumunun tek açıklamasının Yaratılış Gerçeği olduğunu kabul etmeleri demektir. Bu ise, sorumsuzluğu ve başıboşluğu savunan Darwinist ideoloji ile tam anlamıyla çelişmektedir. Darwinist ve materyalist bilim adamlarının bu batıl bakış açısını, Delaware Üniversitesi'nden parçacık fizikçi Stephen M. Barr şu sözlerle dile getirir:
Pek çok (materyalist, Darwinist) bilim adamı, bilimin ilerlemesiyle gün geçtikçe, evrenin ve insanlığın "amaçsızlığının" ve maddesel güçlerin ve kör tesadüflerin ürünü olduklarının daha açık anlaşılacağına inanmaktadır. Pek çoğu bilimin bize öğretmesi gereken dersin bu olduğunu düşünmektedir. Bu düşüncenin önde gelen temsilcilerinden zoolog Richard Dawkins, 'Gözlemlediğimiz evrenin neticede hiçbir tasarıma, amaca, iyiliğe, kötülüğe sahip olmayan, amaçsızlık dışında hiçbir özelliği olmayan bir evren olduğunu kabul ettiğimizde, umduğumuz tüm özelliklere sahip olacaktır' diye yazmaktadır. Evrenin amaçsızlığını ve bunun insanlar için hiçbir şey ifade etmemesi gerektiğini sıkça dile getirenlerden biri de, zoolog Stephen Jay Gould'dur. Gould, insan ırkının evrimsel tarihin çılgın bir kazası olduğunu ve yaşam ağacında ince bir daldan ibaret olduğunu söylemektedir. Bertrand Russel ise, "Durgun bir suda meydana gelen bir kazadan başka bir şey değiliz" demektedir.61  Delaware Üniversitesi'nden parçacık fizikçi Stephen M. Barr
Oysa gerçek şudur: Darwinistler, isteseler de istemeseler de, Allah'ın kendileri için belirlemiş olduğu kadere tabidirler. Yeryüzündeki tüm varlıklar öyledir ve Allah'ın kendileri için seçip beğendiği hayatı yaşamakta, O'nun verdiği rızıkla hayat bulmaktadır. Darwinistler, inkar etse de etmese de ahiret vardır ve Darwinistlerin her biri, tüm diğer insanlar gibi hesap günü Kudret Sahibi Rabbimiz'in huzurunda sorguya çekileceklerdir. Dünyada ne kadar sorumsuz ve rastgele yaşadıklarını iddia ederlerse etsinler, ahirette, yaşadıkları her anın hesabını vereceklerdir. Dolayısıyla, dünyada Allah inancını kabule zorlanmaları ve bunun için farklı yollarla kendilerini aldatma yoluna gitmeleri bir çözüm olmayacak, bu yöntemleri onlara bir fayda sağlamayacaktır.
Bugüne kadar Darwinizm'in içinde bulunduğu çöküşü gören binlerce insan kendisini bu büyünün etkisinden kurtarmış, gerçeklere yönelmiştir. Darwinistler de, yanlışta ısrar etmek yerine, doğruya yönelmeyi artık kabul etmeli, hatasını anlayıp kabul etmenin güzel bir davranış olacağını görmelidirler. Dünyada imkan varken hatalı tutum ve davranışlarını değiştiren insanlar, ahirette Rabbimiz'in rahmetini ve merhametini umabilirler.
Birçok bilim adamı ve teknoloji uzmanının Darwin teorisine dilleriyle hizmet ediyor olmalarının tek nedeninin, bu teorinin bir Yaratıcı olduğunu reddetmesi olduğunu kabul etmek zorundayız..62  Evrimci Antropolog Michael Walker
Madem dünya var. Ve dünya içinde bu âsârıyla (eserlerle) hikmet ve inayet (yardım) ve rahmet ve adalet var. Elbette dünyanın vücudu gibi kat'î olarak âhiret de var. Madem dünyada her şey bir cihette o âleme bakıyor. Demek oraya gidiliyor. Âhireti inkâr etmek, dünya ve mâfîhayı (içindekileri) inkâr etmek demektir. Demek ecel ve kabir insanı beklediği gibi, Cennet ve Cehennem de insanı bekliyor ve gözlüyor.63 Bediüzzaman Said Nursi

D

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder